İktisat Tarihi 1.2.3.4. Üniteler 13 Sayfalık Özet

 2013 İktisat 4. Sınıf 2. Dönem (8. Yarıyıl) İktisat Tarihi 1.2.3.4. Üniteler (Vize Üniteleri) 13 Sayfalık Özet




 Özeti Word Olarak İndirmek İçin Tıkla

1-    Milletlerin Zenginliği adlı kitabının yayın tarihi olan 1776’dır. İktisat tarihinin baŞlangIç yILIolarak önerilen bir diĞer tarih de ABD’de Harvard
2-Üniversitesinde Sir William J. Ashley için özel olarak ve dünyada ilk kez bir iktisat tarihi kürsüsünün kurulduğu 1892’dir.
3-Tarihçi Okulu En önemli temsilcileri Gustave Schmoller, Werner Sombart ve Frederick List iktisat biliminin ilk kurucuları iktisadi düşünce literatüründe Klasik iktisatçılar olarak adlandırılırlar.
4-Tarihçi Okul, Klasik iktisat Okulunun soyut,tümdengelimci, statik, tarih dışı ve gerçekçi olmayan özelliklerini eleştiriyordu.
5-Tarihçi Ekole göre günümüzün iktisadi olgularını açıklayabilmekiçin tarihsel geçmişin doğru ve ayrıntılı bir analizine ihtiyaç vardır.
6-Yeni iktisat Tarihi Okulu mensupları(kliometr i)başta iktisat teorisi olmak üzere toplum bilimlerinin kantitatif yöntemleri ile davranış modellerini tarih çalışmalarına başarılı bir şekilde uygulamışlardır.
7-Klasik Okul: Bütün zaman ve mekanlarda geçerli olacak iktisadi yasaları araştırmıştır. Adam Smith, David Ricardo,Thomas Malthus, Jean Baptiste Say ve John Stuart Mill gibi 18. ve 19. yüzy›l iktisatçıları bu okulun başlıca isimleridir. Serbest ticareti savunurlar. Esas itibariyle “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ilkesini benimsemişlerdir
8-Tarihçi Okul: Klasik iktisat Okuluna bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu okula göre ekonomide mutlak kanunlar yoktur
9- İktisat Tarihi’nin doğuşu, Tarihçi Okul’a çok şey borçludur. Tarihçi Okul, Klasik Okul’a tepki olarak doğmuştur.
10- Tarihçi Okul, Klasik Okul’un şu özelliklerini eleştirmekteydi.
Klasik Okul
– Tümdengelimcidir
– Soyuttur
– Evrenseldir
– Statiktir
– Tarih dışıdır
– Gerçekçi değildir
11-Tarihçi okul iktisadi davranış kurallarının toplumun gelişme düzeyine göre farklılık göstereceğini savunmaktadır. Bu nedenle iktisat politikaları ekonominin içinde bulunduğu gelişme safhasına göre tespit edilmelidir.
12- İktisat tarihinin temel görevi,ekonomilerin performanslarında ve yapılarında uzun dönemde meydana gelen önemli değişmeleri açıklamaktır.Tanımdaki performans kavramıyla, ne kadar üretim yapıldığı, maliyetlerin vefaydaların nasıl dağıldığını veüretimin istikrarlı olup olmadığı gibi iktisatçılarında ilgi alanlarını teşkil eden konular kastedilmektedir.
13-Performans: Ekonominin üretimine yönelik değişimleri ifade eder.
– Ne kadar üretim yapıldığı
– Maliyet ve faydaların nasıl dağıldığı
– Üretimin istikrarlı olup olmadığı
– Toplam üretim
– Kişi başına hasıla
– Toplumun gelir bölüşümü gibi unsurları ifade eder.
14- Yapı: Ekonominin performansını tayin eden toplumun bazı karakteristik özelliklerini kapsamaktadır.
– Toplumun siyasi kurumları
– Toplumun ekonomik kurumları
– Teknoloji düzeyi
– Demografik durum
– Toplumun ideolojisi gibi konularla ilgilenir
15- Zaman: İktisat tarihinin ekonomilerin performansında ortaya çıkan geçici değişiklikleri açıklaması gerektiğini ifade eder.
16-Açıklama: Bilgi verme içeriği yüksek ve anlaşılır bir teori kurma ve bu teorinin yanlışlanabilirliğini önceden kabul etme anlamına gelir.
17-Tarım İnkılabı: MÖ 8000 yılında ortaya çıkmış, avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insan gruplarını çiftçi ve çoban toplumlarına dönüştürmüştür.
18- Sanayi İnkılabı: 18. yüzyılda (1750) başlamış ve insanı artan ölçüde hizmet ve mamul mal üreticisi haline getirmiştir.
19- MÖ 10.000’de dünya nüfusu 5-10 milyon arasındaydı. Tarım İnkılabı’nın hemen öncesinde dünya nüfusunun ulaşabileceği en üst sınır 20 milyon idi. Tarım İnkılabı sonrasında hızla artmıştır.
Dünya nüfusunun Sanayi İnkılabı (1750) öncesinde ulaşabildiği en üst sınır 750 milyondu. Sanayi İnkılabı ile nüfus patlaması yaşandı.
20-Neolitik İnkılap
– Günümüzden yaklaşık 10.000 yıl önce (MÖ 8000) insanlar, yerleşik tarıma geçmeyi başardılar. Çeşitli bitkiler yetiştirmeyi ve hayvanları ehlileştirmeyi öğrendiler.
– Bu gelişme, insanın doğal çevresindeki kaynaklardan yararlanma imkanını olağanüstü denebilecek ölçüde artırmış, Neolitik İnkılap olarak adlandırılan temel bir ekonomik değişmeyi hazırlamıştır.
– Tarım birbirinden bağımsız olarak birkaç bölgede ortaya çıktı
Ortadoğu
Orta Amerika
Kuzey Çin
– Bu ekonomi şeklinin Avrupa, Asya ve Afrika’ya yayılması binlerce yıl aldı.
Mesela en geç İskandinavya’ya ulaşmıştır. Yaklaşık 5000 yıl.
21-Tarım İnkılabı
– Göçebe Çobanlık: Orta Asya’nın, Güney Rusya’nın ve Kuzey Arabistan’ın geniş otlaklarında göçebelik yaygındı.
– Çiftçilik: Suriye, Anadolu, İran ve Afganistan’ın yüksek bölgelerinde sık ormanlarla kaplı alanlarda çiftçilik yaygındı.
Dönemin Özellikleri
– Sürekli ekim: Gübre, ürün rotasyonu, nadasa bırakma bilinmediğinden sürekli ekim yapılıyordu. Verimlilik bitince başka topraklara geçiliyordu.
– Yiyecek keşfi: Günümüzdeki yiyeceklerin neredeyse tamamı keşfedildi.
– Hayvan ehlileştirme: At ve deve dışındaki hayvanlar ehlileştirilmişti.
– Çanak çömlek imali
– Dokuma
– Ekmek yapma
– Taşların cilalanması
22- Yaklaşık 10.000 yıl önce insanlar yerleşik tarıma geçtiler. Bu gelişme Neolitik Devrim olarak da adlandırılan bir ekonomik değişmeye zemin hazırladı. Yerleşik tarımın başlangıcınıaçıklamada en fazla tanınanteoriler, Childe, Braidwood ve Binford’a aittir.Childe, iklimin kötüleşmesi sonucu ortaya çıkan çevre değişimini esas almaktadır.
23- TARIM İNKILABINI AÇIKLAYAN TEORİLER : Childe tarafından geliştirilen çevre değişikleri teorisi , Braidwood tarafından geliştirilen çekirdek alan teorisi , Binford tarafından geliştirilen nüfus artışı teorisi.
24– Yerleşik tarımın başlangıcını açıklamada en fazla tanınan teoriler;
Gordon Childe – İklim Kötüleşmesi Teorisi
Robert J. Braidwood – Çekirdek Alan Teorisi
Lewis R. Binford – Nüfus Artışı Teorisi
25-TARIM İNKILABINI AÇIKLAYAN TEORİLER
İklim Kötüleşmesi Teorisi – Gordon Childe
– Bu teoriye göre son buz çağındaki iklim kötüleşmesi nedeniyle bir zamanlar yeterli su kaynaklarına sahip olan Yakındoğu ve Kuzey Afrika kuraklaştı.
– Bu bölgelerde yiyecek kaynakları azaldı ve sonuçta bu kaynaklar, mevcut vahalar ve su kaynakları çevresinde yoğunlaştı.
– İnsanlar, bitkiler ve hayvanlarla daha sıkı ve yakın bir temas içinde bulunmaya ve daha yakından gözlem yapmaya başladı.
– Childe’ın teorisinde çevre değişiklikleri temel hareket noktası olarak ele alınmaktadır. Azalan doğal kaynaklar nedeniyle insanların avcılık ve toplayıcılıktaki verimi azaldı ve tarımla emeğin verimi artırılmaya çalışıldı.
– Teoriye eleştiriler: Eleştirilerden biri bu değişmenin niçin daha önceki iklim kötüleşmelerinde ortaya çıkmadığı ve iklim değişmeleri ile tarımın ortaya çıkışı arasında yer ve zaman paralelliği olmadığı noktalarına odaklanmaktadır.
26-TARIM İNKILABI’NIN SONUÇLARI
Tarım İnkılabı’nın Sonuçları
– Nüfus arttı: İnsanların yerleştikleri alanlar genişledi. Akdeniz’in çevresindeki toprakların nüfusu oldukça yoğun hale geldi.
– Yerleşik Hayata Geçildi: Avcılık ve toplayıcılık azaldı, tarım zamanla hakim ekonomik faaliyet haline geldi. Dolayısıyla yerleşik hayat göçebeliğin yerini aldı.
– Devlet Doğdu: İlk kez bir siyasi organizasyon olarak devlet doğdu. Devletin doğuşu savaşı ve istikrarsızlığı beraberinde getirdi. Askeri teknolojideki gelişmelere paralel olarak devletin sınırları genişledi.
– Demir Çağı Başladı: Bronz çağın yerini demir çağı aldı.
– Ticaret Gelişti: Özellikle bölgelerarası ticaret gelişti ve genişledi. Pazar ekonomisi doğdu.
27-TARIM İNKILABI’NIN SONUÇLARI
Tarım İnkılabı’nın Sonuçları
– Şehirler Gelişti: Tarım İnkılabı ile birlikte şehirler doğdu, genişledi ve tüm Akdeniz dünyasına yayıldı.
– Ekonomik Organizasyon Tipleri Doğdu: Yeniden dağıtıcı olarak nitelenen ekonomi tipleri bir uçta yer alırken, fiyatların piyasa mekanizmasınca tayin edildiği ekonomik organizasyon tipleri diğer uçta yer aldı.
– Komünal Mülkiyet Doğdu: Doğal kaynaklardan istifadeyi yalnız grup ve kabilenin üyelerine tahsis eden bir mülkiyet sistemi olarak komünal mülkiyet doğdu.
28- Mezopotamya’da topraklar özel mülkiyet altında iken tüm Mısır toprakları Firavun’un mülkiyeti altındaydı.
29- Yunan şehirlerinin ekonomik refah›n›n en önemli nedeni, üretim faktörleri üzerinde etkin bir mülkiyet hakları sistemi kurmay› ve buna uygun bir hukuki çerçeve meydana getirmeyi başarmasıydı.
30-Helenizm Dönemi: Yunan veDoğu medeniyetlerininkarışmasından doğan ve İskender’in ölümünden,Roma dönemine kadar süren çağdır. Helenizm Çağı: MÖ 334’te Makedonyalı iskender’le başlayan ve Roma’nın Yakın doğu’yu fethine kadar süren yaklaşık üç yüz yıllık bir süreyi kapsayan ve Yunan ve Doğu medeniyetlerinin karışımından oluşan dönem.
31- ilk Çağ ekonomilerinin çöküşünü hazırlayan başlıca neden, nüfus artışı ve bunu izleyen tarımda azalan verim olgusudur.
32- Teknik açıdan Roma tarımı geriydi. Kölelik, yeniliği önleyici bir faktördü.
33- Latifundia: İşgücünü kölelerle sağlayan ve kar amacıyla üretim yapan büyük çiftliklerdir.
34- Kolonluk: Roma döneminde köylülerin bulunduklar› topraklar› terk etmesini önleyen sistem.
SORULAR
1-İktisat Ekolünün özelliklerinden hangisineTarihçi Ekol itiraz etmektedir? Tümdengelimci metoduna
2. Aşağıdaki problem alanlarından hangisi, iktisat tarihinin görevini tanımlarken kullanılan performans kavramını açıklamada kullanılmaz?Toplumun teknolojik düzeyi
3. Ekonomik yapı kavramını açıklamada aşağıdakilerden hangisi kullanılmaz? Toplam üretim
4. Çekirdek alan teorisine göre tarım ilk kez hangi bölgede ortaya çıkmıştır?Bereketli Hilal Bölgesi
5. Aşağıdakilerden hangisi Tarım Devriminin sonuçlarından biri değildir?Göçebeliğin yerleşik hayatın yerini alması
6. Aşağıdakilerden hangisi Mezopotamya ekonomisinin özelliklerinden biridir?Verimli topraklar dışında doğal kaynakların sınırlı olması
7. Helenistik çağın ekonomik açıdan en göze çarpan özelliği aşağıdakilerden hangisidir?Devlet kontrolünün uygulanması
8. Aşağıdakilerden hangisi Roma ekonomisinin gerileme nedenlerinden biri de¤ildir?Teknolojik gerileme
9. Teknik açıdan Roma tarımının geriliğini aşağıdakilerden hangisi açıklayabilir?Kölelik
10. Roma’da piyasaya dönük olarak kar amac›yla üretim yapan ve ifl gücünün büyük k›sm› kölelerce sa¤lanan çiftliklere ne ad verilir?Latifundia
11. İktisat tarihini, “geçmiş çağların uygulamalı iktisatıdır” şeklinde tanımlayan iktisatçı, aşağıdakilerden hangisidir? John R. Hicks
12. Ekonomik inkılap kavramı hangi tür değişimler için kullanılabilir? Ekonomik performansın temelden değişmesi
13. Aşağıdakilerden hangisi insanlığın köklü bir değişimini ifade eden neolitik inkılap yerine kullanılabilir?Tarım inkılabı
14. Tarıma geçişi açıklamakta hareket noktası olarak nüfusu ele alan teoriyi aşağıdakilerden hangisi ileri sürmüştür?Lewis R. Binford
15- İktisat tarihini, Kıt ve yetersiz kaynakların insanların amaçları uğrunda çağlar boyunca nasıl kullanıldığının ve bu alandaki değişmelerin insan hayatını ve toplumları ne şekilde etkilediğinin araştırılması şeklinde tanımlayan iktisatçı, aşağıdakilerden hangisidir? Eli Heckser
16-Aşağıdaki problem alanlarından hangisi iktisat tarihinin görevini tanımlarken kullanılan yapı kavramını açıklamada kullanılır? Toplumun siyasi ve ekonomik kurumları
17- İnsanların “yerleşik tarım”a geçmeleri hangi olgu ile açıklanır?
A) Neolitik inkılap
18- Tarım inkılabı ve Sanayi inkılabı gibi iki büyük değişimin en belirgin sonucu aşağıdakilerden hangisidir? Nüfus artışı
19-İklimin kötüleşmesi sonucu ortaya çıkan çevre değişimini esas alan iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir? Childe
20-Tarım inkılabı ile ortaya çıkan, neolitik küçük yerleşim yerleri aşağıdakilerden hangisine dönüşmüştür? Şehir
21- Roma’da, işgücünün büyük kısmı kölelerce sağlanan ve kar amacıyla üretim yapan büyük çiftliklere ne ad verilirdi? Latifundia



ÜNİTE 2


1-Kuzey Batı Avrupa’nın Kıyıları girintili çıkıntılı olup çok sayıda liman bulunmakta ve bu coğrafya denizciliği teşvik etmekteydi. Avrupa’da yeterli sayıda doğal engel politik bütünleşmeyi güçleştiriyordu. Bu nedenle küçük siyasi birimler daima yaşama şansı bulabilmiş Poliçe, paranın bir bölgeden diğerine transferinin aracıydı.
2-Malikane: Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan malikanenin işlevi köylünün güvenliğini, aristokrat sınıfın ise geçimini ve otoritesini sağlamaktı.
– Malikane dört bölümden oluşmaktaydı.
Yerleşim yeri
Tarlalar
Çayırlar
Koruluk ve ormanlar
3-İkili tarla rotasyonunda, tarlaların bir bölümüne kış ekimi yapılıyor, diğer bölümü ise üretkenliğini yeniden kazanabilmesi için boş bırakılıyordu. Üçlü tarla rotasyonunda ise tarlalar üç ana kısma ayrılıyordu.
4-Açık Tarla Sistemi ve Ağır Saban
– Akdeniz Avrupa’sında toprak yumuşak olduğu için hafif saban kullanılmaktaydı.
Hafif saban: Toprağı altüst etmeyen, sadece gevşeten bu nedenle toprağın çapraz olarak ikinci kez sürümünü gerektiren sabandır.
– Kuzey Avrupa’da sert ve yoğun topraklı bataklıklar olduğu için ağır saban kullanılmaktaydı.
Ağır Saban: 6. yüzyılda Slavlar tarafından kullanılmaya başlandı. Sekiz öküzle çekilen, toprağı derinden ters yüz eden sabandır.
Hafif Saban – Çapraz sürüm gerektirdiğinden genelde tarlalar kare şeklinde ekilmekteydi.
Ağır Saban – Manevra kabiliyeti sınırlı olduğu için tarlalar genelde uzun çizgiler halinde ekilmekteydi.
5– Malikanelerde ilk başlarda ikili tarla rotasyonu hakimken daha sonraları üçlü tarla rotasyonuna geçilerek verim artırılmıştır.
6- İkili Tarla Rotasyonu: Tarlanın bir bölümüne kış ekimi yapıldığı, diğer bölümününse nadasa bırakıldığı sistemdir.
7- Üçlü Tarla Rotasyonu: Kışın buğday, arpa, çavdar ekimi, ilkbaharda yulaf ve baklagil ekimi yapıldığı, üçüncü bölümde ise nadasa bırakıldığı sistemdir.
8-Angarya: Bir bütünişletmeye sahip olan her köylü rezervde genellikle haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorundaydı.
9-Rezerv (demense): Lordun doğrudan yararlandığı topraklardır.
10-Pirenne’in iddiası, Akdeniz ticaretinin 5. Yüzyıldaki Cermen istilaları yüzünden değil de 7. yüzyılın İslam fetihlerinden dolayı kesildiğidir.
– Henri Pirenne Avrupa’nın gösterdiği bu genişlemenin dış bir faktörün etkisiyle meydana geldiğini iddia etmektedir. Bu dış faktörler;
Haçlı Seferleri
Bizans ve İslam dünyasıyla olan ticari ilişkilerin geliştirilmesidir.
– Bir grup iktisat tarihçisi ise Pirenne’nin bu tezini reddederek büyümeyi iç faktörlere dayandırmışlardır. Bunlar;
Teknolojik Gelişme: Daha fazla hayvan ve su gücünden yararlanmayı ve böylece üretim girdilerini daha etkin bir şekilde bir araya getirmeyi sağlayan teknik ve kurumların ortaya çıkışı
Nüfus Artışı: Artan nüfus beraberinde göçü getirmiştir. Bu sayede yeni üretim alanları ortaya çıkmış ve pazar ekonomisi gelişmiştir.
11– Ortaçağ’da ekonomik gelişmenin merkezileri;
Kuzey İtalya
Güney Alçak Ülkeler (Belçika – Hollanda – Lüksemburg)
Hansa Şehirleri
12– Bu dönemde İtalya Avrupa’nın en gelişmiş bölgesi idi.
Hansa: Orta Çağda önce 13. yüzyılda Alman liman şehirleri Hamburg ve Lübeck tarafından kurulan, daha sonra da iki yüz kadar şehir ve kasabanın katılımı ile ortaya çıkan ticari birliğin adıdır.
13-Lonca: Aynı meslek dalında faaliyet gösteren esnafın, karşılıklı yardım ve destek için bir araya geldiği meslek birlikleridir.
14-Tüccar kapitalist: İş emrini veren, hammaddeyi temin eden, üretimin dağıtımını sağlayan, pazarı bulan, ürün tipini belirleyen, kaliteyi denetleyen ve üretimin riskini üstlenen kişiydi.
15-Putting-out sistemi olarakadlandırılan bu düzenlemede esnaf, tüccar için çalışıyorduyordu. Tüccar ham maddeyi temin ediyor ve iş için parça esas› üzerine ödüyordu.
16-Serf: Hür fakat toprağa bağlı, senyöre angarya hizmeti ile yükümlü köylü. Serf, köle olmamakla birlikte toprağa bağlı bir köylüydü. Serfin, malikane sahibine karşı en önemli yükümlülüğü, angaryaydı.
17-Lonca: Aynı meslek dalında çalışan esnafın, karşılıklı yardım için belli kuralları uygulayarak meslek disiplinini sağladıkları kuruluşlar.
Loncalar, emek piyasasının gelişmesine ve büyük işletmelerin kurulmasına engel olmakla da suçlanmıştır.Loncaların kadın emeğini dışarıda bırakarak ve bir ustanın çalıştırılabileceği kalfa ve çırak sayısını sınırlayarak iş gücü piyasasını daraltıcı bir etki yaptığı doğrudur.
Ancak büyük sinai teşebbüslerin yokluğunun ana nedeninin bu olduğu şüphelidir: Asıl önemli neden sermaye yetersizliğidir.
– Loncalar, aynı meslek dalında faaliyet gösteren esnafın, karşılıklı yardım ve destek için bir araya geldiği meslek birlikleridir. Bu birliklerin dini ve sosyal amaçlı ile ekonomik fonksiyonları çoğu kez birbirine karışmıştır
– Loncalar tüccar kapitalistlerin ekonomik ve siyasi güçlerine bir tepki olarak ortaya çıkmışlardır
– Esnaf loncaları;
İşin kalitesini garanti altına alır
Tüketiciye adil fiyatlarla malların ulaşmasını sağlar
Esnafı toplumun değerli bir üyesi haline getirir
– Loncalara yöneltilen eleştiriler;
Teknik gelişmeye engel oldukları iddia edilir
Etkin iş organizasyonunu engelledikleri iddia edilir
Büyük işletmelerin kurulmasını engelledikleri iddia edilir
Tekelci özelliklerinin olduğu iddia edilir
18-Commenda: Orta Çağ Avrupa’sında italya’da deniz ticareti alanında doğan, kural olarak sermaye ortaya koyan bir kimse ile bu sermayeyi kazanç sağlamak amacıyla çalıştıran girişimci arasındaki bir tür şirket.
19-Kumpanya: Commenda’ların yerini alan ve deniz aşırı ya da karada ticaret yapan iş adamlarının işi tamamlayıncaya kadar yaptıkları kar ortaklığına dayalı şirket.
20-Orta Çağ döneminde Avrupa nüfusunun iki önemli özelliği vardı. İlk olarak, Avrupa nüfusu daima genç bir nüfustu. ikinci olarak da 10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar süren artışlara rağmen Avrupa nüfusu nispeten azdı. Avrupa nüfusunun yüksek doğum oranı nedeniyle genç ve yüksek ölüm oranı sebebiyle de düşük kaldığını söyleyebiliriz. Ancak, bütün bu faktörlere rağmen kaba olarak hesaplanan doğum oranları muhtemelen binde 35’in üzerindeydi. Bu sayede nüfus yavaş da olsa artmaktaydı.
10.yy da Avrupa fakir ve iptidai idi. Kendi kendine yeten kırsal malikanelerden oluşuyordu. Bu durum ticaretin azalmış olmasından kaynaklanmıştır. Bu dönemde eğitim ticaret ve üretim en az seviyeye inmişti. Sosyal yapıda din adamları savaşçılar ve işçiler vardı. Kuvvet ve inanç yüksek düzeyde olduğu için en önemli meslekler savaşçı yada din adamlığıydı.
10. yy ortalarına doğru Viking,Macar ve Müslüman akımlarının azalmaya başladı ve Avrupa da hızlı bir değişim başladı. Liman şehirleri kendini savunacak deniz gücüne kavuştular.Müslümanlarla başlayan ticaret düşmanlığı azalttı Akdeniz engel olmaktan çıktı.
Bu dönem (10.yy ortaları) Avrupa’nın toparlanma dönemi oldu. Bu toparlanmadaki en önemli faktör de Ortaçağ Devletler Sisteminin ortaya çıkışıydı.küçük siyasi birlikler sayesinde siyasi istikrar tekrar sağlandı. Siyasi istikrarın sağlanmasıyla birlikte Avrupa dışa karşı saldırgan bi politikaya başladı.(haçlı seferleri)
Güneybatıda İber yarım adası Araplardan 13.yy kadar tamamen ele geçirmişlerdir. Güneyde Normanlar, Sicilya’da Arap egemenliğine son verdi. Güneydoğuda 11.yy ile 13.yy kadar orta doğuda Hıristiyan hükümdarlığı kuruldu. Doğu Avrupa da almanlar doğuya doğru ilerlediler.
Bu genişleme süreci 1300 yılına kadar sürdü.
Ekonomik Büyüme
11. yy dan itibaren Avrupa için dinamik bir genişleme dönemidir.bu yüksek dinamizmi açıklayan görüşler vardır. Bunlar;
Hanri Prirenne’e göre bu dönemdeki genişleme dış bir faktör etkisiyle olan bi genişlemedir. Haçlı seferleriyle Akdeniz’in ticarete yeniden açılması ve Avrupa’nın Bizans ve İslam dünyası ile ticari ilişkiye girmesi dış faktörlerdendir.
Bu görüşün tezini reddeden bir grup tarihçi ise gelişmenin Avrupa Toplumun iç bünyesinden doğan faktörlere dayandırmıştır.
Nüfus
10.yy dan 14. yy kadar nüfus yavaş ve dikkatli ilerledi. 1348 yılında büyük salgın 25 milyon kişiye hayatını kaybettirdi. Ortaçağ Avrupa sı nüfusu yüksek doğum oranlı ve yüksek ölüm oranlı bir özelliğe sahiptir.nüfusun düşük kalması büyümesi için Asya’daki şiddetli nüfus artışı gibi engel olmamıştır.
Şehirlerin Doğuşu ve Büyümesi
Orta çağda şehir nüfusu kırsal kesimden yapılan göçlerle oluştu. Göçe rağmen orta çağ nüfusu azdı. Şehirlerde ekonomik ve sosyal başarı olduğuna inanıp kırsal kesimlerden hızla geliyorlardı. Şehirlerin doğmasının en önemli siyasal sonucu feodal olmayan bir yönetim tarzının ortaya çıkmasıdır. Yeni ticaret hukuku kuralı geliştirdiler.
Feodal dünyada tipik olarak dikey bir düzenleme varken şehirler arasında işbirliği ve karakterize edilmiş bir düzenleme vardı.
Şehirlerin oluşumu yeni ve modern Avrupa’nın temelini oluşturdu.
Teknolojik Yenilikler
6.ve 11. yy ortaya çıkan teknolojik yenilikler tarıma yönelikti.
Ağır saban
yoğun ve sert toprağı tarıma elverişli hale getirdi.
insan emeğinden avantaj sağlama.
toparların uzun çizgiler halinde sürülmesine olanak sağlaması gibi faydaları vardır.
Üçlü tarla rotasyonu
Farklı mevsimlerde değişik ürünler ekilmesi ve kötü hasata sigorta.
Sürüm işleminin yıl içinde düzenli dağılması.
İlkbahardaki baklagil üretiminin toprağı kışa verimli hale getirmesi.
Çivili at nalı
Böylece Avrupa’da at besleme yaygınlaştı
Diğer bir yenilikte su ve rüzgar değirmenlerinin yaygınlaşması oldu. Bu değirmenlerin yaygın kullanımı sanayi inkılabının habercisi oldu. Böylece imalat sanayinde de yenilikler ortaya çıktı
İmalat sektöründeki bazı yenilikler
10.yy ortalarında dikey tezgah (flandra’da tarafından ). Üretim kalitesi yükseldi.
13.yy lın 2. yarısı çıkrık ve gözlük.
14.yy başında ilk saatler ateşli toplar ve kanallar için kapama sistemi.
ortaçağ sonlarında gemicilik araçlarında ve gemi tasarımında gelişmeler.
15.yy da tam yelkenli gemiler inşa edildi.
15.yy da matba icat edildi.
………………..SORULAR ve CEVAPKAR………………………………..
1. Orta Çağ tarımının temel özelliği aşağıdakilerden hangisidir? Yeniliğe kapalı oluşu
2. Aşağıdakilerden hangisi Orta Çağda sanayi faaliyetlerinin kırsal kesimde gerçekleşmesinin en önemli nedenidir?Kendi kendine yeterlik
3. Aşağıdaki kavramlardan hangisi Orta Çağ Avrupası
ile ilgilidir?a. Açık tarla sistemi b. Serf c. Angarya d. Rezerv e. Hepsi x
4. Ağağıdakilerden hangisi, Orta Ça¤ Avrupa’sının demografik özelliklerinden biri değildir?Nüfus artış oranının yüksekliği
5. Orta Çağ İtalya’sında bir tarafın sermaye koyduğu,diğer tarafın dış ticareti yürüttüğü ortaklık türü aşağıdakilerden hangisidir?Commenda
6. Akdeniz ticaretinin 12. yüzyıldan itibaren geçirdiği en önemli değişiklik aşağıdakilerden hangisidir?Ticaretin dengesinin Batı’nın lehine dönmesi
7. Aşağıdakilerden hangisi esnaf loncalarına yöneltilen eleştiriler arasında yer almaz? Herkese açık olmaması
8. Aşağıdakilerden hangisi Avrupa’da 1000 tarihlerinden itibaren şehirlerin gelişmesinin ortaya çıkardığı siyasal sonuçlardan biridir? Feodal olmayan bir yönetim biçiminin oluşması
9. Aşağıdakilerden hangisi, ileri Orta Çağ Avrupa’sında ortaya ç›kan kırsal gelişmelerin sonuçlarından biri değildir?Serfliğin yaygınlaşması
10. 13. yüzyıl ortalarına kadar demografik baskı sonucu daha düşük verimli toprakların işlenmesinin iş gücü üzerinde ne tür bir etkisi olmuştur?İş gücünün marjinal prodüktivitesi azalmıştır.
11. Aşağıdakilerden hangisi Avrupa’nın, 1000 tarihlerinden itibaren yaşadığı ekonomik canlanmanın nedenlerinden biri değildir?Yeni keşifler
22. Aşağıdakilerden hangisi, Avrupa Ortaçağ’ının demografik özelliklerinden biri değildir?Nüfus artış oranının yüksekliği
13. Aşağıdakilerden hangisi Avrupa’da 1000 tarihlerinden itibaren şehirlerin doğması ile birlikte ortaya çıkan siyasi sonuçtur?Feodal olmayan bir yönetim biçiminin oluşması
14. Aşağıdakilerden hangisi Ortaçağ Avrupa’sının en özgün teknolojik buluşudur?Gözlük
15. Ortaçağ İtalya’sında bir tarafın sermaye koyduğu, diğer tarafında dış ticareti yürüttüğü ortaklık türü aşağıdakilerden hangisidir?. Commenda
16. Aşağıdakilerden hangisi, İleri Ortaçağ Avrupa’sında ortaya çıkan kırsal gelişmelerin sonuçlarından biri değildir?Serfliğin yaygınlaşması
17. Akdeniz ticaretinin onikinci yüzyıldan itibaren geçirdiği en önemli değişiklik aşağıdakilerden hangisidir? Ticaretin dengesinin Batıya dönmesidir..
18. Bin yıllarından itibaren Avrupa’da sanayinin ölçeğinde ve organizasyonunda meydana gelen değişme aşağıdakilerden hangisidir?. İmalat faaliyetlerinin şehirlere kaymasıdır.
19. Aşağıdakilerden hangisi esnaf loncalarına yöneltilen eleştiriler arasında yer almaz?Herkese açık olmaması



ÜNİTE 3


Doğu despotluğu, doğu devletlerinde tarım için vazgeçilmez olan sulama sistemlerini kontrol eden yöneticilerin toplumu tam bir baskı altına alarak kişisel teşebbüsün ve temsili kurumların gelişmesine izin vermediği yönetim modelidir.
Bin yıllarında tüm Avrupa’da en iyimser tahminle 35 milyon insan yaşamasına karşılık Asya bunun 5 katını aşan bir nüfusa sahipti. İkinci binyılın başlarında dünya üretiminin üçte ikisinden daha fazlasını gerçekleştiren Asya, dünyada kişi başına gelirin de en yüksek olduğu bölgeydi. 1000 yıllarında Çin’in kişi başına geliri muhtemelen Batı Avrupa’nınkinin iki katına yakındı.
1000’lerden sonra Batı Avrupa gerçekleştirdiği hızlı ekonomik büyüme sonucunda 1500’lere gelindiğinde kişi başına gelir düzeyi itibariyle Asya’y› geride bıraktı. Fakat 1500’de Asya’nın 284 milyon olan nüfusu, Avrupa nüfusunun 3.5 katıydı.
Dünya üretiminin %62.1’ini gerçekleştiren Asya’n›n gayrisafi hasılası, Batı AvruModern Zamanlar Öncesinde Asya, Afrika ve Amerika’da Toplum ve Ekonomi Do¤u despotluğu, doğudevletlerinde tarım için vazgeçilmez olan sulama sistemlerini kontrol eden yöneticilerin toplumu tam bir baskı altına alarak kişisel teşebbüsün ve temsili kurumların gelişmesine izin vermediği yönetim modelidirAvrupa’nınkinin 3.5 katına yakındı. Çin ve Hindistan 100 milyonu aflan nüfuslarıyla dönemin en büyük siyasi-ekonomik birimleriydi.
İslam Dünyasi
İslam dini 7. yüzyılın başlarında Arabistan’da doğdu. 632 yılına kadar tüm Arabistan İslam egemenliğine girdi. Yedinci yüzyılda ve 8. yüzyılın başlarında gerçekleşen Arap fetihleri, tarihte ilk kez daha önce Bizans ve Sasani imparatorluklarının denetiminde olan Akdeniz dünyası(Mısır, Suriye, Filistin ve Kuzey Afrika) ile Mezopotamya ve İran’ı bütünleştirdi. 1000 yılında İslam dünyasının toplam nüfusu 28 milyona ulaştı. Batıda İspanya ve Kuzey Afrika’dan doğuda Afganistan ve Hindistan’a kadar uzanan bu geniş co¤rafyada Araplar bir azınlık haline gelse de Arapça,İslam uygarlı¤ının ortak yönetim, hukuk ve ticaret dili oldu.
Siyasi bütünleflmenin sonuçlarından biri de bu geni şbölgede para birli¤inin Sağlanması oldu. İslam fetihlerinden önce Bizans bölgesinde altın, Sasani topraklarında ise gümüş paraların kullanıldığı tek metalli para sistemleri geçerliydi. İlk başlarda Müslümanlar devraldıkları bu sistemi bir süre devam ettirdiler. Yedinci yüzyılın sonunda gerçekleşen para reformuyla 4.25 gramlık dinar adlı altın ve 2.97 gramlık dirhem adlı gümüş paralara dayalı çift metalli para sistemine geçildi. Yeni para sistemi zengin kıymetli maden stoklar› ve yeni kaynaklarla beslenerek üç yüzyılı aşan bir süre parasal istikrar sağlandı. Arap paraları Hristiyan dünyada bile büyük itibar kazandı.
İslam uygarlı¤ının önemli bir zirvesini oluşturan Endülüs 10. yüzyılın başlarında 1 milyonu şehirli olmak üzere 10.3 milyon nüfusa sahipti. Başkent Kordoba yarım milyon nüfusluydu.
Müslümanlar fethettikleri bölgelerdeki Hristiyanlara ve özellikle de Yahudilere büyük bir hoşgörü gösterdiler ve onları vergilendirerek özgürlüklerine saygı gösterdiler. Böylece Yahudi tüccarlar İspanya’dan Endonezya’ya kadar geniflşbir alanda serbestçe faaliyet gösterebildiler.
-Osmanlı devletinin yönetti¤i kitle ekonomik, dini ve etnik açıdan karmaşık özellikler gösteren göçebe ve yarı göçebe grupların de yer aldı¤ı bir köylü toplumu olmakla birlikte o dönemde dünyanın pek çok yerinden daha fazla bir şehirli nüfusu da içeriyordu. Böylece bir yandan göçebelikle karışık köylülük, öte yandan şehir ticareti ve esnaf faaliyetleri karmaşık bir sosyo-ekonomik yapı do¤uruyordu. Bu karmaşıklık etnik ve dini farklılıklarla daha da zenginleşiyordu
Toplum iki ana gruptan oluşuyordu. Birinci grup Sultan ve onun hizmetinde olan herkesi yani tüm askerleri, din adamlarını, bürokratları, bunların ailelerini,
hizmetçi ve kölelerini kapsıyordu. Askeri olarak adlandırılan bu kişiler devlete sağladıkları hizmetler karşılığında vergi muafiyeti başta olmak üzere bazı imtiyazlardan yararlanırlardı. İkinci grup ise reaya adı verilen vergi mükellefi nüfustu. Bu gruba çiftçiler, tüccarlar ve esnaf giriyordu.
Hukuki prensipler ve uygulamalar iki kaynaktan geliyordu. Birincisi, İslam’ın getirdiği hukuk sistemiydi. İkincisi ise, sultanın yaptığı yasalardı. Kanun adı verilen bu düzenlemeler genellikle idare ve kamu ile ilgiliydi ve genel kabul görmüşbir gelene¤e ya da prensibe dayalıydı.
Merkezi yönetimin en önemli unsuru sultanın sarayıydı. Saray, sultanın ikamet yeri olmaktan öte bir öneme sahipti. Eyalet yöneticileri, askeri kumandanlar ve sultanın otoritesini temsil eden diğer tüm kişiler kul olarak kabul ediliyor ve bunlar sarayda özel bir e¤itimden geçirildikten sonra bu yüksek görevlere atanıyorlardı.
Merkezi yönetimin en önemli organı olan Divan-ı Hümayun ise hem idarenin başıydı ve hem de adalet sisteminin işlemesini sağlayan bir yüksek mahkeme niteliğindeydi. Divan-ı Hümayun bu görevlerini yerine getirirken atanmalarında ve yükseltilmelerinde liyakatin esas oldu¤u geniş bir bürokrat kesiminin hizmetlerinden yararlanırdı.
-Tarım
Osmanlı ekonomisi temelde geçimlik bir tarım ekonomisiydi. Nüfusun büyük bir bölümü kırsal alanda yaşıyor ve çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Üretimle ilgili kararları alan ve üretimin organizasyonun gerçekleştiren ba¤ımsız küçük üretici konumundaki köylüler arasında, işledikleri toprak büyüklüğü ve elde ettikleri gelir düzeyi itibariyle önemli bir farklılaşma görülmüyordu. Kırsal nüfusun bir bölümü de aşiretler halinde göçebe ya da yarı göçebe olarak yaşıyor ve geçimini özellikle küçükbaş hayvancılıkla sağlıyordu.
Tarım sektörüyle ilgili önemli bir kurum taşra yönetiminin ve kırsal ekonominin temelini oluşturan tımar sistemiydi.
Diğer Orta Çağ devletleri gibi Osmanlı Devleti de ürün olarak alınan bu vergileri paraya çevirecek bir mali örgüte sahip olmadığından harcamalarını karşılayabilmek için vergi gelirlerini mültezimlere ihale etmek, yani belirli bir bedel karşılığında satmak zorunda kalıyordu. İltizam olarak adlandırılan bu yöntemde gelirlerinin bir bölümünü mültezimlere kaptıran devlet, askerlerin ücretlerini ödemek için yeterli fonlar› toplayamıyordu.
Mültezim, iltizam yoluyla vergi gelirlerini satın alan kişidir.
-Tımar sistemi en başından itibaren Osmanlı toprak rejiminin de temelini oluşturdu.
-Önemli bir gelir kalemi de cizyeydi. Merkez hazinesi kendisine ait gelirlerin tahsilini sağlamak amacıyla mukataa adı verilen mali birimler oluşturmuştu. Mukataaların gelirleri iltizam yöntemiyle toplanırdı.
-Uluslararası Ticaret
14. yüzyılda Osmanlı devletinin yükselişi politik ve ticari ağırlığın büyük ölçüde
Batı Anadolu’ya kaymasına yol açtı. Bu durum, ticaret yollarını da etkiledi. Bursa, Osmanlı ekonomisinde ve Doğu-Bat ticaretinde önemli rol oynamaya başladı. Osmanlı ipek sanayinin merkezi olan Bursa, ayrıca Avrupa’nın yünlü dokumaları karşılığında İran ham ipeği ile baharat ve di¤er Hint mallarının değiştirildiği aktif bir pazar konumuna yükseldi.
-Şehirler ve Sanayi
Yakındoğu devletlerinde kanalların, setlerin, yolların, köprülerin ve kervansarayların inşa ve korunması gibi kamu işlerini devlet üstlenmişti. Çünkü ticaret ve tarımın teşviki, yöneticilerin hazinesini zenginleştirecekti. İslam döneminde, bu tür kamu işleri dini ve hayri bir faaliyet özelliği kazanarak devlet dışında özel kurumlar tarafından yürütülmeye başlandı.
Osmanlı şehirlerinin gelişmesinde ve fizik planlarının oluşumunda külliye kurumu önemli rol oynamıştır. Külliyeler cami, medrese, hastane, kervansaray, han, çeşme, yol ve köprüler gibi kurumlarla birlikte, bunların bakımı için gelir sağlayan han, çarşı, kervansaray, hamam, değirmen, boyahane, mezbaha ve sabunhane gibi ticari ve sinai tesisleri de kapsıyordu.
-Külliyeler genellikle vakıf olarak kuruluyordu. Vakıflar sistemi, İstanbul’da ve diğer şehirlerde kültürel ve ticari tesislerin kurulmasında önemli rol oynamıştır.
Her Osmanlı şehri bir büyük cami ve bedestene sahipti. Vakıflar kadı önünde yazılmış ve sultan tarafından onaylanmış bir vakıf senedine dayanıyordu. İslam toplumlarında tüm hayırkurumları vakıflar şeklinde kurulmuştu.
On altıncı yüzyılın ilk yarısında 400.000’e ulaşan nüfusu ile İstanbul, Avrupa’nın en büyük şehriydi. Osmanlı şehirlerinde esnaf loncaları ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir unsuruydu. Lonca üyeleri, şehir nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyordu.
Her ayrı esnaf grubu farklı bir lonca oluştururdu. Ekonomik açıdan lonca düzeni, arz ve talep yasalarının işlemesindeki problemleri çözmeyi amaçlıyordu. Lonca düzenini belirleyen ikinci önemli faktör pazarın sınırlıydı..Ekonomiyi düzenleyen bir başka önemli kurum da ihtisaptı.
İhtisap düzenlemelerinin çoğu ticarette hileyi ve aşırı karı önlemeyi, piyasada adil fiyatların tespit olunmasını,malın ağırlı¤ının ve kalitesinin kontrol edilmesini amaçlıyordu
Çin
1000 yıllarında Çin’in kişi başına geliri muhtemelen Batı Avrupa’nınkinin iki katına yakındı.
Çin ekonomisi 15. yüzyıla kadar Avrupa’dan daha yüksek bir kişi başına gelir düzeyine sahip dünyanın en gelişmiş ve en büyük ekonomisiydi. Çinliler kuzeyde Orta Asya steplerinin kenarındaki ormanlık alanları yakarak açtıkları topraklarda tarım yaptılar. Teknolojik ve bilimsel gelişmişliğine rağmen Çin bir sanayileşme sürecine giremedi.
Sung dönemi (960-1279) Çin uygarlı¤ının sanat, edebiyat ve felsefede oldu¤u kadar ekonomi, teknoloji ve yönetim alanlarında da zirveye ulaştı¤ı dönem oldu
Daha sonra Ming hanedanı (1368-1644) yeniden Çin yönetim geleneklerine geri dönüşü sa¤ladı.
1200-1433 arasında Çin, Asya ticaretinin dinamik gücüydü
1405-1433 yılları arasında Hint Okyanusu’nun Batı kıyılarına Amiral Cheng-ho tarafından yönetilen keşif amaçlı 7 sefer yapıldı.
Çin pusula ve haritalardan yararlanan, rüzgar ve akıntı koşullarını iyi bilen denizcilere ve dönemin en yüksek teknolojik özelliklerini tafl›yan yelkenli okyanus gemilerine sahipti. Hint Okyanusu’ndaki Çin gemileri di¤erlerine göre daha dayanıklı,
güvenli ve büyüktü. Keşif seferlerinde kullanılan uzak mesafe Çin gemileri 120 m. boyları ve 50 m. genişlikleri ile Gama’nın gemilerinin 5 katı büyüklüğündeydi.
Hindistan
Müslümanlar 13. yüzyıldan İngiliz egemenli¤ine kadar Hindistan’da yönetimi ellerinde bulundurdular. Moğol aristokrasisi (soylular›) büyük toprak sahipleri olmayıp onlara sadece belirli bir alanın vergi gelirleri tahsis edilmişti: Bu gelirin bir bölümü ile kendi geçimlerini sa¤lıyorlar, kalan kısmını ise nakit olarak ya da asker desteği şeklinde merkezi hazineye aktarıyorlardı.
Kastlar esas olarak mesleğe göre ayrılmıştı fakat etnik unsurlar da söz konusuydu. Bu sistem toplumu ekonomik ve sosyal fonksiyonları kalıtımsal bir şekilde açıkça tanımlanmış ve birbirinden kesin şekilde ayrılmış gruplara bölüyordu
Hint kast sistemi bir zamanlar düşünüldüğü kadar katı olmasa da sosyal hareketliliği ğve etkin kaynak dağılımını büyük ölçüde engelliyordu.
Japonya
Japon toplum ve ekonomisi pek çok yönden Çin’e benziyordu. Japonya 7. yüzyıldan itibaren Çin’in kurumlar›n› benimsemeye başladı. Çin tipi Budizm kabul edildi ve dini kuruluşların büyük servetler edinmesine izin verildi.
Avrupa ve Hindistan’a göre Japonya ve
Çin’de daha büyük bir toprak kıtlı¤ı vardı ve bu yüzden tarım son derece emek-yoğun bir özellik gösteriyordu.
Bütün bu Çin etkisine rağmen 10. yüzyıldan itibaren Japonya’n›n kurumsal
tarihi ve yönetim şekli Çin’den çok feodal Avrupa’nınkine benzer özellikler göstermeye başladı.
1195’ten itibaren devletin etkin yöneticileri şogun olarak bilinen askeri beylerdi. Öte yandan 9. Yüzyıla kadar merkezi hükümet toprak da¤ılımını kontrol ederken, daha sonra siyasal de¤işime paralel olarak toprak mülkiyeti de kırsal temelli bir aristokrasinin eline geçti. Toprak mülkiyeti, karmaşık ve parçalanmış bir sistemdi: Mülkiyet iddiasında olan çeflitli kademedeki kifliler ba¤ımlı köylüden tarımsal fazlan›n önemli bir bölümünü alıyorlardı.
AFRİKA’DA TOPLUM VE EKONOMİ
Geniş Afrika kıtasının ekonomik özellikleri büyük bölgesel farklılıklar gösteriyordu. Birinci yüzyıldan 7. yüzyıla kadar Kuzey Afrika, Roma imparatorluğu’nun zengin bir bölgesiydi. islam fetihleri Kuzey Afrika’nın politik ve sosyal yapısını tamamen yeniden şekillendirdi. Müslüman ispanyası dışında bölgenin Avrupa ileba¤ı zayıflarken, Batı Asya ile olan ilişkileri güçlendi. Akdeniz Avrupası ile pek çok benzer özelliğe sahip olan Kuzey Afrika’da yağmurların yeterli olduğu bölgelerde sulama ile de desteklenerek buğday üretimine ağırlık verilirken, kurak alanlarda ise göçebe hayvancılık yaygındı. Ticaret canlıydı, sanayi ise ev içi üretim şeklindeydi.
AMERIKA’DA TOPLUM VE EKONOMI
Amerika kıtasında tarım Eski Dünya’dan bağımsız olarak keşfedilmişti. Ana ürün mısırdı. Domates, kabak, fasulye ve patates diğer önemli ürünlerdi. Kızılderililerin köpek dışında yararlandıkları tek ehli hayvan yük taşıma işlerinde kullanılan lama idi. Etinden, yününden ve derisinden yararlanılan lamalar sırtlarında insan taşımıyor, araba ya da saban çekmiyorlardı. Amerika kıtasında tarım Eski Dünya’dan bağımsız olarak keşfedilmişti. Ana ürün mısırdı.
1. Hangisi Müslüman devletlerin ticarete sağladıkları destekler arasında yer almaz?Tüccara sermaye desteği sağlanması
2. Hangisi uzak mesafeli ticaretin geliflmesinin bir önkoşulu değildir?Gümrükler
3. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
Çin’de hayvansal üretime çok az yer veriliyordu.
4. Hangisinde kağıt para ilk kez kullanılmıştır?Çin
5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?Hindistan’da Moğol aristokrasisi kalıtsal bir özellik taşıyordu.
6. Hangisi Hint kast sisteminin bir özelliği değildir?En üst sosyal tabakada savaşçılar yer almaktaydı.
7. Modern zamanlar öncesinde demirin tanınmadığı bölge hangisidir?Amerika
8. Modern zamanlar öncesinde mısırın temel ürün olduğu bölge hangisidir?Amerika
9. Hangisi Osmanlı loncalarında görevli kişilerden biri değildir?Muhtesip
10. Hangisi Osmanlı devletinin merkez hazinesinin gelirleriyle ilgili bir kavramd›r? Mukataa


ÜNİTE 4

1000 yllarından itibaren Avrupa ekonomik bir kalkışa geçti. 1500’lerde dünyaya hakim duruma geçen Avrupa, rakibi olan Asya toplumlarından daha büyük bir ekonomik kapasiteye kavuşmuştu.
Kalkış(take-off), Amerikalı iktisatçı Rostow’un geliştirdiği bir kavramdır.
“iktisadi gelişme aşamaları teorisi”ne göre 5 aşamadanüçüncüsüdür. Gelişmeye karşı direnç gösteren engeller yıkılmıştır.Gelişmenin güçleri bu aşamada topluma hakim olur. Gelişme geri döndürülemez bir noktaya gelmiştir
Coğrafi Keşifler ve Avrupa’nın Genişlemesi
Avrupa’nın Orta Çağda teknik alanda kazandığı üstünlüğün en belirgin sonucu,Modern Çağ’ın başlarında gerçekleşen co¤rafi keşifler ve bunu izleyen ekonomik,askeri, politik genişleme oldu.
17. yüzyıl ortalarındaki Avrupa ekonomisi ile 15. yüzyıl Avrupa ekonomisi arasında önemli farklar vardı. Deniz aşırı genişleme sayesinde Avrupa ile Asya arasında doğrudan yeni bir deniz yolu açılmıştı. Dünya tarihi açısından daha önemli bir sonuç Avrupalıların Batı yarım küresini ele geçirmesiydi. Keşiflerle aranandan daha fazlası bulunmuş ve Avrupa, ekonomik kaynak arzını büyük ölçüde genişletmişti.
Avrupa medeniyetinin Amerika’ya tanıttığı diğer özellikler ateşli silahlar ve alkol ile çiçek, tifüs ve grip gibi salgın hastalıklardı.
Avrupa kültürünün Yeni Dünya’ya taşınması ve yerli kültürlerin yok edilmesi Avrupa genişlemenin önemli sonuçlarından biridir
Değerli Maden Akışı ve Ekonomik Sonuçları
Deniz aşırı yayılmanın önemli bir ekonomik sonucu da zengin alt›n ve gümüş yataklarına sahip olan Meksika ve Peru’nun keşfiydi. Çok büyük miktarlarda altın ve gümüş geçmiş medeniyetlerin hazinelerinden ele geçirildi. ispanyollar kiymetli
maden akışını devam ettirmek için büyük ölçekli madencilik teşebbüsleri organize ettiler. Yüzyılı aşkın bir süre ispanyol donanması Avrupa’ya akıl almaz miktarda hazineler taşıdı
Fiyat ihtilali: 1500-1620 Yılları arasında Amerika’dan ispanya’ya akan kıymetli
maden girişinin neden olduğu fiyat artışlarını tanımlamak için kullanılır. Bu 120 yıllık sürede çeşitli Avrupa ülkelerinde fiyatlar genel seviyesi %300-400 dolaylarında artış gösterdi.
16. yüzyıldaki fiyat artışlarının temel açıklamalarından biri, Earl J. Hamilton’un fiyat yükselişleri ile Amerikan gümüş ve altınının Avrupa’ya akışı arasında sıkı bir ilişki olduğunu ileri süren teorisidir. Buna göre 16. yüzyıl boyunca Avrupa’ya Yeni Dünya’dan taşınan hazinelerde sürekli bir artış vardı. Fiyatlardaki en hızlı yükseliş ile altın ve gümüş ithalindeki en büyük artış arasında zaman olarak aynılık söz konusuydu. 1600’lerden sonra da fiyatlarla kıymetli maden ithalleri arasındaki ilişki düşme şeklinde sürmüştü.
1503-1650 (ton)lerine yol açaca¤›n› ileri süren Amerikal› iktisatç› I. Fisher’in Paran›n Miktar Teorisi’ne dayanan bu görüfl, önemli tenkitlere u¤ram›flt›r.
Batı Avrupa’ya kıymetli maden akışının ikinci önemli sonucu faiz hadlerinin düşmesiydi. Bu görüşü ileri süren Carlo Cipolla, 16. yüzyılda gerçek bir fiyat yükselişini şüpheyle karşılamaktadır. Ona göre 16. yüzyılın mali yapısı açısından asıl önemli olay fiyatların yükselmesi değil, faiz hadlerinin düşmesidir.
Kıymetli maden akışının diğer bir önemli ekonomik sonucu ücret artışlarının fiyat artışlarını izleyememesi oldu. Bu görüşe göre fiyatlar yükselirken ücretler ve rantlar kurumsal katılıklar yüzünden geride kaldı,
16. yüzyıldaki nüfus artışının çeşitli sebepleri vardı. Bina standartlarının iyileşmesi, ölülerin daha iyi gömülmesi, doğal bağışıklığın gelişmesi ve taşıyıcıları etkileyen ekolojik değişmeler olması gibi nedenlerle veba ve diğer salgın hastalıklar
giderek azaldı. Avrupa’da son büyük veba salgını İngiltere’de 1665’te, İtalya’da
1657’de, Fransa’da 1660’larda ve Hollanda’da 1663’te görüldü
Bu nüfus artışına rağmen ölüm oranları hala oldukça yüksekti. Normal ölümlerin büyük bölümü bebek ve çocuk ölümleriydi. Sanayi öncesi Avrupa’da 17. yüzyıl gibi ileri bir tarihte bile her 1.000 bebekten 150-350’si 1 yaşına ulaşamadan, diğer bir 100-200’ü de 10 yaşına kadar ölmüş oluyordu. Bu yüksek çocuk ölüm oranları yoksulluğun ve tıbbi imkânların yetersizliğinin bir sonucuydu.
Yüzyılın başında Avrupa’da 100.000’den fazla nüfusa sahip 4 şehir vardı: Milan, Napoli, Venedik ve Paris. Yüzyılın sonunda bu şehirlerin arasına Roma, Palermo, Londra ve Lizbon da katıldı. Londra’nın nüfusu 1500 ile 1600 arasında üç katına çıkarak 150.000’e yükseldi. 1500’de 200 binden fazla nüfusuyla Avrupa’nın en büyük şehri olan Paris 1600’de çeyrek milyona yükseldi
Tarım
Tarımsal teknolojinin ilerletilememesi 17. yüzyılda ortalama zirai verimlilikte durağanlığa ve hatta düşmeye yol açmıştı. Zirai verim düzeyi toprak ve iklim şartlarına bağlı olarak bölgeden bölgeye, yıldan yıla büyük farklılıklar gösteriyordu. Ancak en iyi topraklarda ve uygun iklim şartlarında bile verimlilik düşüktü. Tohumların seçilmemesi, yeterli ölçüde gübre konulmaması, araç ve rotasyon sistemlerinin geliştirilememesi, zararlı böceklerle mücadelenin bilinmemesi verimliliğin düşük olmasının ana nedenleriydi. Zirai teknoloji ilkeldi. ikili ya da üçlü tarla rotasyonu sistemi kullanılıyordu. ispanya, Hristiyan Avrupalıların eline geçmesinden önce gelişmiş bir bahçe tarımına ve sulama sistemine sahipti. Hristiyanlar, Müslüman Araplardan devraldıkları bu ileri tarım ve sulama sistemini sürdüremediler. Batı Avrupa’da Orta Çağdan devralınan açık tarla sistemi varlığını sürdürdü.
Sanayi
Tarımda olduğu gibi sanayide de Modern Çağ’ın başlarında büyük bir teknolojik sıçrama söz konusu değildi. Tarımdan farklı olarak sanayide yenilikler çok yavaş bir hızla da olsa devam etti. On altı ve 17. yüzyıllardaki yeniliklerin çoğu mevcut teknolojilerdeki küçük iyileştirmelerden ibaretti. italyan sanayii yeni rakipler karşısında pazarını yünlü dokumalarda Hollandalı, ingiliz ve Fransız üreticilere kaptırırken, ipekli dokumalarda Fransızlarla paylaşmak zorunda kaldı. ispanyol yünlü sanayii 16. yüzyılın ilk yarısında güçlendi ise de daha sonra aşırı vergileme ve hükümet müdahaleleri yüzünden geriledi. On altıncı yüzyılın ilk yarısında en büyük dokuma sanayii merkezleri Güney Aşağı Ülkeler, özellikle de Flandra ve Braban bölgeleriydi. Orta Çağın sonlarında dokuma sanayiinde geçerli olan puttingout sistemi modern dönemlerin başında da devam etti. Karakteristik müteşebbis, tüccar sermayedardı.
Teknolojik açıdan önemli değişmelerin ortaya çıktığı bir alan okyanus denizciliği idi. Gemi yapımındaki yenilikler ise gemicilik sanayiinde gelişmelere yol açtı. Bu alanda önemli değişmelerin görüldüğü sanayilerden biri Hollanda gemi inşa sanayii idi. Tahta gemilerin oldukça kısa ömürlü oluşu, gemi inşa sanayiine büyük bir talep yaratıyordu.
Atlantik ticaretindeki gemilerin ortalama büyüklü¤ü 16. yüzyıl boyunca 200 tondan 600 tona yükseldi. Bazı savaş gemilerinin kapasitesi 1.500 tona ulaştı. Fakat en önemli yenilik 16. yüzyılın sonunda ortaya çıkan şuyt adlı özel ticari taşıma gemileriydi. On altı ve 17. yüzyıllarda bronz dökümünde önemli iyileşmeler sağlandı. On yedinci yüzyılın ortalarında ingiltere, Hollanda ve isveç bronz toplara göre maliyeti daha düşük olan demir silahlar dökme tekniğini geliştirdiler. Böylece gemilere daha çok silah konabildi. Orta Çağda italya cam, kağıt, optik araçlar ve saat gibi bazı lüks malların tek üreticisi durumundaydı. işte bu sanayiler diğer ülkelere yayıldı. Bu yeni üreticilerin malları daha düşük kalitedeydi, ancak daha ucuzdu.
Ticaret, Ticaret Yolları ve Ticari Organizasyon
16 ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa ekonomisinin tüm sektörleri içinde en dinamik olanı şüphesiz ticaretti. Bu yüzden 16. yüzyıl ticaret devrimi dönemi olarak da adlandırılmıştır Erken Orta Çağda uzak mesafeli ticaret zenginlerin talep ettiği lüks mallarla sınırlı olup, hacimli malların ticareti bölgesel çapta cereyan ediyordu. On altıncı yüzyılda ise tahıl, kereste, şarap, tuz, balık, maden, dokuma ham maddeleri ve kumaş artan şekilde uluslararası ticaretin konusu olmaya başladı. Böyle hacimli malların ticaretinin artmasının nedeni, taşıma maliyetlerini düşüren gemi dizayn ve inşasındaki gelişmelerdi.
Bankacılık alanında da iki önemli değişme oldu.ikinci önemli gelişme banknot kullanımının artıştaydı.
1500 ile 1800 yılları arasında Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik politikalarına yön veren iktisadi fikirler ve yapılan uygulamalar merkantilizm olarak adlandırılmıştır. Her ülkede farklı şekiller alsa da dönemin ekonomik politikaları bazı ortak özelliklere de sahipti. Külçecilik olarak adlandırılan bu ekonomik politika ülke içinde mümkün olduğu kadar çok altın ve gümüş biriktirmeyi amaçlıyordu.
Merkantilizm: Bu görüşe göre bir ülkenin zenginliği sahip olunan kıymetli maden miktarı ile ölçülür.Ülkeye altın ve gümüş girişini artırmak için müdahaleci bir dış ticaret politikası ile mamul mal ihracını teşvik edip ithalatı sınırlamak gerekir
Ekonomik milliyetçiliğin en tipik örneği Fransa’da Colbert dönemi (1665-1683) idi. Uzun bir merkantilist geleneğe sahip olan Fransa’da Colbert’in etkisi o denli büyük oldu ki zamanla Colbertizm ve merkantilizm kelimeleri eş anlam kazandı. Colbertizm merkantilizmin aşırı bir örneği olarak nitelenebilir
Colbertizm: Devlet eliyle geliştirilen sanayi kuruluşlarına ve altyapıya önem veren, aşırı ekonomik milliyetçi bir merkantilist uygulamaya verilen addır.
AVRUPA’DA EKONOMİK GÜÇ DENGESİNİN DEĞİŞMESİ
İktisat ve tarih literatüründe 16. yüzyıl bir altın çağ, 17. yüzyıl ise bir kriz dönemi olarak değerlendirilmiştir. 17. yüzyılın sonuna gelmeden artık Akdeniz, geri kalmış bir bölgeydi. Avrupa ekonomisinin ağırlık merkezi Atlantik bölgesine kaymış, önce Hollanda ve daha sonra da ingiltere Avrupa’nın yeni yükselen iktisadi güçleri olmuşlardı.
İspanya’nın Ekonomik Düşüşü
İspanya’nın ekonomik düşüşünde pek çok faktör yanında yöneticilerin yanlış ekonomik politika ve uygulamaları da önemli rol oynadı.
1550’lerden sonra düzenli yıllık gelirlerin üçte ikisi borç ödemelerine ayrılmaya başlandı. 1552’de tüm faiz ödemelerini askıya almak zorunda kalan hükümet, 1557 ile 1680 arasında 8 kez iflasını açıkladı. Her defasında yaşanan mali panik, pek çok banker ve yatırımcının iflasına yol açarak ticari ve mali sistemi altüst etti
İtalya’nın Ekonomik Gerileyişi
İtalya ticaret yoluyla ekonomik bir imparatorluk oluşturma başarısını göstermişti. İtalyan tüccarları 9 ve 10. yüzyıllarda İstanbul’a İtalya’dan buğday ve şarap, Dalmaçya’dan kereste, köle ve tuz getirip karşılığında ipek ve baharat götürüyorlardı. 1000-1500 yılları arasında Avrupa’da (Flandra, Fransa, Almanya ve Balkanlar) ve Akdeniz’de ticaretin canlanmasında önemli rol oynayan İtalya, Karadeniz’deki limanlara kervanlarla Çin mallarının ulaşmasını sağladı; Suriye ve iskenderiye yoluyla Asya ürünlerinin ticaretini yaptı. Bu ticaret yüksek değerli baharat ve ipekli kumaşların Avrupa’ya ithali açısından önemliydi.
a. Nitelikli insan gücünün eksikli¤i
b. Do¤al kaynaklar›n yetersizli¤i
c. Nüfusun azl›¤›
d. Dolafl›mdaki para darl›¤›
e. Siyasi istikrar eksikli¤i
İtalya’da ticaret yanında sanayi faaliyetleri de gelişmişti.
İtalya 15. yüzyılın sonunda Avrupa’n›n en müreffeh ülkesiydi. Ancak 16. yüzyılda İtalyan ekonomisini problemlerle karşı karşıya getiren değişmeler oldu. İlk önemli olumsuz gelişme italyan tüccarlarının baharat ticaretindeki rolünün azalmasıydı. Osmanlı imparatorluğu’nun yükselişi ile Bizans’ın düşüşü, Doğu Akdeniz’deki haçlı devletlerinin ve Mısır’da Memluk yönetiminin son bulması İtalya’nın Asya ile temasının kesilmesine yol açtı. italyan mal ve hizmetlerinin yerini başkalarının almasının temel nedeni, ingiliz, Hollandalı ve Fransız mal ve hizmetlerinin daha düşük fiyatlarla arz edilmesiydi. italyan işçisininprodüktivitesi, ingiliz, Fransız ve Hollandalı işçiden daha düşüktü.
Kuzey Hollanda’nın Ekonomik Yükselişi
Geleneksel olarak Hollanda 17 eyaletten oluflan iki bölgeye ayrılır. Bu eyaletler siyasi yakınlıkları nedeniyle İspanya imparatorluğu’nun ticari imkânlarından yararlanıyorlardı. On bir ve 15. yüzyıllar arasında Güney Hollanda, Avrupa’da şehirleme ve ekonomik gelişmede öncü bölgelerden biriydi.
Kuzey Hollanda’nın bu ekonomik canlılığında en önemli rolü, Güney Hollanda’dan kaçarak Kuzey Hollanda’ya sığınan insanlar oynadı.Sermaye piyasası doğmuş, modern kapitalizmin tüm özellikleri ortaya çıkmıştı. Hollandalılara dünyanın her tarafında rastlamak mümkündü.
En dinamik ve görkemli sektörü dış ticaret olan Hollanda ekonomisinin mukayeseli avantaji denizcilik alanındaydı. 1650’de Hollandalılar dünyanın tüm denizlerinin ticari liderleriydi.
Hollanda’nın ekonomik refahı yalnızca ticari başarıya dayanmıyordu. Hollanda’da tarım ve imalat sektörleri de oldukça gelişmişti. Hollandalıların ekonomik başarılarının temeli, dünyanın her yerinde her şeyi diğer ülkelerin tüccarlarından daha ucuza satabilmeleriydi.
Hollandalılar herhangi bir şekilde maliyeti düşüremediklerinde malın kalitesini düşürüyorlardı. Hollanda modern dönemin başlarında Avrupa’nın ekonomik açıdan en gelişmiş, en yoğun nüfuslu ve en yüksek oranda şehirli nüfusa sahip ülkesiydi.Hollanda’nın 1550-1650’deki altın çağını 150 yıllık bir durgunluk dönemi izledi
İngiltere’nin Ekonomik Yükselişi
İngiltere 15. yüzyılın sonunda İtalya, Hollanda, Fransa ve Güney Almanya gibi o zamanın gelişmiş ülkeleri ile karşılaştırıldığında geri kalmış ve nüfus olarak küçük bir ülkeydi. İngiltere ve Galler’de 4 milyondan daha az nüfus yaşıyordu. OysaFransa 15 milyon, İtalya 11 milyon, İspanya 6-7 milyon nüfusa sahipti. Teknolojikve ekonomik açıdan da kıta ülkelerinin gerisinde olan İngiltere’nin dış ticaretinin %40’ı yabancıların elindeydi. En büyük ticaret şehri olan Londra, kıta Avrupa’sının büyük şehirlerinin servet ve büyüklük bakımından oldukça gerisindeydi. İngiltere, süratle kıtanın en gelişmiş ülkeleriyle aynı çizgiye yükseldi. İngiltere’nin ekonomik büyümesinin en önemli nedeni dış ticaretinde görülen büyük genişlemeydi.
OSMANLI EKONOMİSİYLE İLGİLİ DEĞİŞMELER
Kanuni dönemi imparatorluğun gücünün zirveye ulaştığı dönemdi. Ancak onun
son yıllarında uluslararası şartlarda bazı olumsuz gelişmeler başlamıştı. 1571’de
Osmanlı filosu Akdeniz’deki müttefik filosuna yenildi. 1572 ile 1606 arasında Osmanlılar Doğu’da ve Batı’da yıkıcı ve uzun savaşlar yapmak zorunda kaldı. Osmanlılar denizlerdeki üstünlüklerini de yitirmişlerdi. Sonuçta imparatorluk siyasive ekonomik olarak Balkanlar, Anadolu ve Arap topraklarıyla sınırlı bölgesel bir güce dönüştü
İmparatorluğun siyasi gerileyişinde dış faktörler kadar iç faktörler de rol oynadı. Siyasi gerilemeye paralel olarak sosyal alanda huzursuzluklar başladı. Politik gerileme ve sosyal kargaşa, önemli ekonomik sonuçlar da doğurdu. Batı ve Do¤u Avrupa’yla karşılaştırıldığında Osmanlı ekonomisi 1800’lerde, 1550’lerde olduğundan daha zayıf bir durumdaydı.
Osmanlı ilerleyişine karşı Avusturya, İspanya, Portekiz, İran ve Rus mukavemetinin giderek güçlenmesiyle bol ganimetli, kısa süren ve vergi gelirlerini artırıcı savaşlar sona erdi. Sınır bölgelerini koruma, silahlanma ve asker barındırma maliyetleri önemli ölçüde arttı.
Dönemin başlarında önemli bir ekonomik problem de hızlı fiyat artışıydı. Avrupa’daki fiyat devriminin bir yansıması olan ve 1580’lerde hız kazanan enflasyon ekonomiyi olumsuz şekilde etkiledi.Osmanlı ekonomisi dönem içinde tarım, taşıma ve sanayi sektörlerinde durgun bir özellik gösteriyordu.Uluslararası ticaret yollarının değişmesi de Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkiledi.
-19. yüzyıl öncesinde Osmanlı ekonomisini olumsuz şekilde etkileyen değişmeler
-Karadeniz ticaretine yabancıların girmesi
-Fiyatların yükselmesi
– Uluslararası ticaret yollarının değiflmesi
– Yabancılara ticari imtiyazlar verilmesi